12 Kasım 2010 Cuma

HP ile Barselona'da...

HP, ‘Birleşik Altyapı Mimarisi’ni Barselona’da tanıttı


BHT-Bilişim ve Haberleşme Teknolojileri devi HP, 5-6 Ekim 2010 tarihleri arasında Barselona’da yakınsanmış ağ mimarileri üzerine geniş katılımlı bir basın etkinliği düzenledi.
Toplantılarda söz alan HP’nin her kademeden yöneticileri yaptıkları sunumlarda şirketlerin her an değişebilen ihtiyaçlarını karşılayabilecek şekilde esnek olan ve ciddi verimlilik sağlayan son HP teknolojilerine değindiler.


HP’den Yakınsanmış Altyapı (Converged Infrastructure)
Barselona’da düzenlenen, ana konusu “Geleceği Yakınsanmış Altyapı ile kazanın” olan “HP EMEA Press Event 2010” etkinliğinde, Birleşik Altyapı Mimarisi’nin ve geleceğin veri merkezleri teknolojilerinin detayları katılımcılarla paylaşıldı.

Konferansın açılış sunumunu gerçekleştiren HP Kurumsal Sunucular, Depolama ve Ağ EMEA Bölgesi Kurumsal İşlerinden Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı Wolfgang Wittmer; veri depolama alanında dünyanın önde gelen şirketlerinden 3PAR’ı satın a
lan HP, Bulut Bilişim ve hizmet sağlama pazarlarına yönelik çeşidi geliştirdiklerini anlattı. Böylece HP’nin farklı BT sistemlerinin sanallaştırma ile birbiriyle basit, ekonomik, uyumlu ve verimli olarak kullanılmasını sağlayan “Birleşik Altyapılar Stratejisini” güçlendirmiş olduğunu kaydeden Wittmer, teknolojinin ilerlemeye devam etmesi ile şirketlerin en güç bilişim altyapı sorunlarının en dinamik ve başarılı şekilde tasarlanabileceğini sözlerine ekledi.


HP sahip olduğu yeni teknolojileri ile yakınsıyor

HP Başkan Yardımcısı ve Kurumsal Servisler Depolama ve Ağ Genel Müdürü Dave Donatelli, veri merkezlerinin geleceğini anlatan ve HP’nin Birleşik Altyapı Mimarisi’ne değinen bir sunum gerçekleştirdi. Veri merkezlerinin 2009 yılında HP tarafından sunucu, depolama ve ağ olmak üzere üç kısma ayrıldığını, tüm bunlar için uçtan uca donanım, yazılım ve servis sunduklarını beyan eden Donatelli, 2010 yılında Superdome2, G7 Blade, G7 Proliant, Flexfabric, Smartgrid ve Storeonce gibi çözümleri sunucu tarafına organik inovasyonlar şeklinde iliştirildiğini belirtti. Donatelli, depolama ve ağ kısmına da Ibrix, 3COM ve 3PAR çözümlerinin eklenmesiyle birlikte sağlanan inorganik inovasyonlarla beraber mevcut yapıyı birleşik mimari mantığıyla “Yakınsanmış Altyapı” haline getirdiklerinin altını çizdi. 2010 yılının HP için müthiş bir gelişim ve yenilik yılı olduğunu söyleyen Donatelli, 2013 yılında 115 milyar dolarlık bir veri merkezi pazarına ulaşılacağına dikkat çekti. Donatelli’nin açıkladığı öngörüye göre bu 115 milyar dolarlık pazarın 30 milyar dolarlık kısmını ağ donanımları, 35 milyar dolarlık kısmını depolama çözümleri ve 50 milyar dolarlık kısmını da sunucu donanım maliyetleri oluşturacak. Donatelli; pazara genel olarak bakıldığında ise, kurumsal depolama ve sunucu tarafında ilk ve üçüncü mali yıl çeyrekleri arasında kaydedilen büyümenin yüzde 20’yi bulduğunu, 3Com’un dahil olduğu bölümde ise bu oranın yüzde 90 olduğunu vurguladı. Donatelli, açıkladıkları bu yeni birleşik altyapı mimarisinin performansı ve verimliliği oldukça artıracağını da sözlerine ekledi.

Tüm kritik çözümler tek bir adreste
Konferansta bir sunum gerçekleştiren HP Ağdan Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Marius Haas, konuşmasında HP’nin Ağ operasyonları hakkında güncel bilgiler verdi. Haas şunları kaydetti: “HP 2010 yılında Ağ Mimarisi konusunda da büyük atılımlara imza attı. Nisan 2010’da 3Com ve ProCurve birleşimi ile ortaya ‘HP Networking-Ağ’ çözümleri çıktı. Haziran 2010’da güvenlik ve sunucu bağlanabilirlik çözümleri bir üst basamağa taşınırken, 2 milyon adet sanal bağlantı yuvası tahsis edildi. Eylül 2010’a gelindiğinde büyüme yüzde 198’e ulaştı ki, bu oran planlananın çok ötesinde. Yüzde 42’ye yakın organik büyüme sağlandı ve TippingPoint güvenlik çözümlerimizle pazardaki büyüklüğümüz 4’e katlandı. Yine Eylül ayı içersinde HP bünyesinde 6 adet veri merkezi HP Ağ üzerinde çalışmaya başladı. Ekim 2010’da ise yeni şube çözümleri, uygulama güvenlik çözümleri ve yeni servis tekliflerimiz ortaya çıktı. Artık depolama, sunucu, enerji/soğutma, ağ ve yönetim yazılımı çözümleri tek bir ortak noktada birleşiyor: Onun adı da HP Yakınsanmış Mimari.”
Haas sunumunda, şube ofisler ile ilgili ağ çözümleri ve kurumlara sağladığı faydalar hakkında da bilgiler verdi. Avaya güvenli ve uzaktan yönetilebilir İnternet telefon santralleri, Citrix uyumlaştırılabilir uzak Web uygulama erişi, Microsoft güvenli birleşik haberleşme çözümü, Netscout uzak ağ yönetim kolaylaştırma çözümü ve Riverbed uzaktan erişimle uygulama performansı artıran HP destekli çözümler konularında da bilgiler verdi.
Marius Haas’tan sonra sahneye Leeds Üniversitesi Ağ Geliştirme Hizmet Sorumlusu Dave Neild çıktı. Neild, Leeds Üniversitesi’nde kullandıkları yeni HP çözümlerinden ve sağladıkları güvenlikten bahsetti.

Veri merkezlerinin geleceği
HP Endüstri Standartlarında Sunucular ve Yazılımlardan Sorumlu Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Mark Potter da, veri merkezlerinin geleceği konulu bir sunum gerçekleştirdi. HP’nin kusursuz ve tam bütünleşik hizmetler sunduğuna değinen Potter, HP’nin bing, Yahoo, Verizon, Terremark ve Avatar gibi dünya lideri servis sağlayıcı firmaların altyapılarını oluşturduğunu kaydetti. Servis sağlayıcıların artık yakınsama teknolojilerine ihtiyacı olduğunu belirten Potter, HP’nin sunduğu Web servisleri, barındırma servisleri ve HPC servisleri kullanımının servis sağlayıcı pazarında büyük pay almanın önemli bir anahtarı olduğunu söyledi. Potter şöyle devam etti: “Herhangi bir uygulamanın, herhangi bir çalışma cetvelinin tek bir mimaride birleşmesi amacına HP’nin mükemmel performans sağlayan altyapı desteği ile ulaşmanız mümkün. En iyi performansı, en başarılı bütünleşmeyi ve esnekliği sunduğumuz ProLiant SL6500, ProLiant SL390s G7 ve SL 170s G6 ve ProLiant SL390s G7 ürünleri ile en kusursuz şekilde sağlıyoruz. Yeni HP veri merkezleri çevreye özen gösteren yapısıyla yüzde 37’ye kadar daha az enerji sarfederlerken, maliyet yükünü de neredeyse yüzde 45 oranında düşürüyor. Kurumların beklentileri artık eskisinden çok daha fazla; daha az maliyet, daha fazla verimlilik istiyorlar. Biz de bunu, teknoloji için yaptığımız ARGE faaliyetleri ve inovasyon sayesinde gerçekleştiriyoruz.

HP ile çok özel
Etkinlikte HP’den çok değerli iki yetkili ile de özel röportaj yapma şansı da buldum. HP Ağdan Sorumlu Pazarlama Direktörü Jay Mellman ve HP EMEA Bölgesi Ağdan Sorumlu Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Carlos Sartorius özel yuvarlak masa toplantısında sorularımı yanıtladı.

“Sosyal ağlar ile veri patlaması yaşanıyor”
Jay Mellman’a sosyal ağ ve video paylaşımdaki veri trafiği artışı sonucunda servis sağlayıcıların karşılaşabileceği sıkıntıları ve alınması gereken önlemleri sorduk. Mellman şunları belirtti: YouTube, FaceBook, Flickr ve diğerleri; dünyada küresel bir veri trafiği artışı yaşanıyor. Bu artmaya da devam edecek. Burada son kullanıcı bakımından geniş bandın önemi ortaya çıkacak, ancak servis sağlayıcı konusunda ise altyapıyı ayakta tutmak için ciddi önlemler alınması gerekiyor. HP öyle çözümler sunuyor ki, çok büyük servis sağlayıcılar sahip oldukları muazzam büyüklükteki verilere HP altyapısının hüküm sürdüğü veri merkezleri üzerinde kusursuz şekilde erişim sağlıyor ve kullanıcılara en iyi hizmet veriliyor. Aslında kusursuz hizmet demek doğru donanım, doğru yazılımın kusursuz şekilde bütünleşerek, sahip olunan her türlü kaynağın etkin ve verimli şekilde kullanılması demek oluyor. Siz kurum olarak ne kadar kusursuz, hatasız bir altyapı hazırlarsanız, son kullanıcı ya da müşteri tarafından o kadar mutluluk sağlarsınız.

“HP sunduğu uçtan uca hizmetlerle rakiplerinin önüne geçiyor”
Carlos Sartorius’a ağ teknolojileri konusunda en büyük rakibiniz kim diye sorduğumuzda, aldığımız cevap Cisco oluyordu. ‘Cisco’yu bu alanda geçebilmek için ne gibi değerler yaratıyorsunuz?’ sorusuna ise Sartorious şöyle bir cevap verdi: “Evet bu alanda en ciddi rakibimiz Cisco. Biz bu yarışın içinde HP olarak sürekli değer ve farklılık yaratma arayışı içindeyiz. HP verimlilik sağlayan, maliyetleri düşüren, tüm sistemlere işlevsellik ve esneklik getiren anlayışı, yeşile verdiği önem ile uçtan uca çözümlerde her zaman liderliğe oynuyor. Biz bir işi düşünürken, planlarlarken işin her noktasına odaklanırız, hata payımızı en aza indirgeriz. HP müşterilerin karar verme aşamasında onlara gelecekte nelere ihtiyaçları olacaklarını tek tek açıklar ve yapacakları yatırım öncesinde kurumlar maliyetlerini ve verimliliklerini çok önceden görmüş olurlar.”

3PAR satın almasıyla HP veri depolamada çok güçlü hale geliyor
Veri depolama alanında dünyanın önde gelen şirketlerinden 3PAR’ı satın alan HP, Bulut Bilişim ve hizmet sağlama pazarlarına yönelik çeşidini geliştirdi. Böylece HP, farklı BT sistemlerinin sanallaştırma ile birbiriyle basit, ekonomik, uyumlu ve verimli olarak kullanılmasını sağlayan “Birleşik Altyapılar Stratejisi”ni güçlendirmiş oldu.
HP, dünyanın veri depolamada uzmanlaşan lider şirketlerinden 3PAR’ı 2,35 milyar dolara satın aldığını duyurdu. Böylece HP, yeni BT sistemlerinin sanallaştırma ile tek konsoldan birbiriyle basit, ekonomik, uyumlu ve verimli olarak kullanılmasını sağlayan “Birleşik Altyapılar Stratejisini” güçlendirerek “kurumsal genel ve özel Bulut Bilişim kapsamındaki veri depolama birimi çeşidini” güçlendirmiş oldu.

Türkiye’nin kurumları da HP’yi seçmeli...
HP Ağdan Sorumlu Pazarlama Direktörü Jay Mellman ve HP EMEA Bölgesi Ağdan Sorumlu Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Carlos Sartorius Türkiye’deki servis sağlayıcılar ve büyük kurumlar için HP çözümlerini seçmesinin esneklik ve verimlilik konusunda ülke önemine ciddi katkılar sağlayacaklarını kaydettiler. Sempatik ikili, müşterilerin daima yeni teknolojileri altyapılarına tümleştirme isteği ve çabası içinde olduklarını; doğru seçilen altyapı yapısının aslında geleceğe yatırım olduğunu dile getirdiler.

3PAR ile Bulut Bilişim’de büyümeye devam
Kurumsal genel ve özel Bulut Bilişim ürün ve hizmetleri alanında büyümeyi hedefleyen HP, pazar payını artırmak için 3PAR’ın iş dünyasında farklılık yaratan teknolojilerini bünyesine kattı. HP, bu sayede, müşterilerinin veri depolama birimlerinden yüksek performansla yararlanmasını, artan iş yükünü dengelemesini ve veri depolamada öncelik katmanlarının atanmasını otomatikleştirerek iş süreçlerini hızlandırmasını sağlamayı hedefliyor. Kısacası, müşteriler HP’nin bu atılımıyla daha verimli veri depolama birimlerinden yararlanarak iş akışını hızlandıracak, üretkenliği artıracak.
Dünya çapındaki satış ve pazarlama ağı ve kapsamlı hizmet operasyonlarından güç alan HP, 3PAR’ın yeni ürünlerini geliştirmek ve müşterilerine en kısa sürede ulaştırmak için mükemmel bir konumda yer alıyor. HP’nin sunucuları, veri depolama birimlerini, ağ sistemlerini ve yönetim teknolojilerini bir araya getiren Birleşik Altyapılar çeşidi 3PAR çözümleriyle gelişerek HP’nin müşterilerine son derece basit, ekonomik ve kullanışlı veri merkezleri sunmasını sağlayacak.

11 Kasım 2010 Perşembe

Motorola Milestone'u Mart 2010'da incelemiştim..



Mart 2010
Türkiye’de daha önce de birçok ilk’e imza atan derginiz Telepati, tüm mobil dünyasının merakla beklediği Motorola’nın son gözbebeği Andoid’li Milestone’u yine Türkiye’de ilk kez ele geçirerek okuyucuları ile paylaşıyor.

Teknik özellikler

  1. (60 x 115,80 x 13,7) mm ebatlarında, 165 gram ağırlık
  2. WCDMA (900/2100) MHz, GSM (850/900/1800/1900) MHz şebeke desteği
  3. 3,7inç WVGA (480 x 854) piksel; 16:9 geniş dokunmatik ekran
  4. 550 MHz işlemci
  5. 32 GB’a kadar microSD kart desteği
  6. 1400 mAh Li Ion pil
  7. 5 milyon piksel, çift LED flaşlı, otomatik odaklamalı kamera
  8. 802.11 b/g Wi-Fi yongası, GPS desteği, Stereo Bluetooth teknolojisi (v2.1 + EDR)
  9. Android 2.1 işletim sistemi
  10. (eAAC+, MP3, AMR WB, MPEG-4, H.264, WAV, AAC, AAC+, H.263, MIDI, AMR NB, OGG) ses ve video oynatma biçim desteği
  11. DVD kalitesinde 24fps’de video kaydı, D1 (720x480) piksel çözünürlük
  12. Tam işlevsel QWERTY klavye
  13. 3,5 mm kulaklık çıkışı, mikro USB bağlantısı ile 2.0 desteği
  14. Google hizmetleri, Android Market ve ‘Moto Phone Portal’ uygulamaları
  15. Ekran yön algılayıcısı (akselometre)

Genel görünüm
Otoritelerce iPhone’a karşı bugüne kadar geliştirilen en iyi rakip olan değerlendirilen Milestone’u ayrıntılı olarak inceledik.
Motorola özellikle 90’ların ikinci yarısında çıkardığı GSM telefonlarıyla sağlamlığın ve kalitenin timsali olmuştu. Mobil cihaz pazarında 2000’li yılların ikinci yarısı ile birlikte özellikle Avrupa’da büyük pazar payı kaybeden Motorola, yıllar sonra bir mihenk taşı ile tüketicilerin beğenisini kazanmayı planlıyor. Milestone’u elinize alır almaz, sağlamlığını hissettiriyor kullanıcıya. Oldukça kaliteli bir kasaya sahip olan ürünün 3,7 inçlik ekranı sağ tarafa doğru kaydığında eşine az rastlanır kalitede karizmatik bir QWERTY klavye çıkıyor. Cihazın ekran kısmının altında 4 adet dokunmatik mevcut. Telefonu kullanırken tamamına ihtiyacınız oluyor, bu 4 düğmenin en dikkat çekici olanı ise Google’a yakışır bir büyüteç işareti. Tek dokunuşla cihaz içi ve Web’te arama gerçekleştirebiliyorsunuz. Cihazın USB girişi sol kısımda yer alırken, 3,5 mm’lik kulaklık girişi ve güç düğmesi üst kısımda yer alıyor. Sağ yan kısımda ise kamera düğmesi ve ses ayar düğmeleri mevcut. Telefonun arka kısmında 5 milyon piksellik LED flaşlı kamera yer alıyor. MicroSD kart girişine ulaşmak için Motorola logolu kapağı aşağı doğru sürüp, pili çıkarmak gerekiyor.

Kullanım özellikleri, performans ve masa üstü deneyimi
Motorola Milestone için bugüne kadar gördüğüm en iyi Android deneyimiydi diyebilirim. Cihaz, 550 MHz’lik bir işlemci kullanıyor. Android’le bu işlemciyi olabildiğince verimli kullanan Milestone oldukça süratli bir masa üstü deneyimi sunuyor. Gerek ekrandan, gerekse QWERTY’den verilen emirler oldukça süratli şekilde yerine getiriliyor. Milestone’un klavyesi belki de şu ana kadar yapılmış en kaliteli, en oturaklı ve kullanışlı mobil telefon klavyesi. Hızlı metin girişlerinde bile aynı anda çift tuşa basma şansınız en aza indirilmiş. Klavyenin sağ kısmında ilk bakışta parmak izi okuyucu izlenimini veren yönleme tuşları da gayet kullanışlı. Menü sayfaları ve ekran geçiş hızı oldukça tatmin edici olan telefonun ekran parmaklığı ve çözünürlüğü de iPhone kadar başarılı.

Bağlantı, İnternet, çoğul ortam ve pil özellikleri
Tam bir mobil İnternet cihazı olarak nitelendirebileceğimiz Milestone 3N ve Wi-Fi desteğiyle her an her yerden kablosuz ağları kullanmanızı sağlıyor. Ağ performansı da telefonun genel işlemci ve bellek performansı kadar başarılı. Arayüzler genelde Android ne veriyorsa o. Ancak cihazın mobil İnternet tarayıcısı gerek ekran dokunmatiği, gerekse QWERTY ile organize çalışıyor ve başarılı bir Web deneyimi sunuyor.
Kamera 5 milyon piksel ve çift LED flaş ile desteklemiş, fakat iç mekânlardaki fotoğraf başarısı vasat seviyede. Milestone’un video kayıt kalitesi ise oldukça başarılıydı. DVD çözünürlüğünde görüntü kaydeden telefon, video oynatma konusunda da oldukça kabiliyetli. 3,7 inçlik ekranda MPEG-4, H.264 ve türevi video dosyaları kusursuz şekilde oynatılabiliyor. Müzik çalar olarak Android’in orijinal arayüzünü kullanan Milestone hem yerleşik hoparlörüyle hem de kulaklık çıkışından oldukça dolgun ve temiz bir ses sağlıyor.
Milestone Android’i farklılaştıran özel Motorola uygulamalarını da üzerinde barındırıyor. Bunlardan biri araç sahiplerinin eli ayağı olmaya aday ‘Moto Araç Dock’u’ uygulaması. Arayüzünde büyük 6 adet simge; Müzik, Haritayı Göster, Bluetooth, Kişiler, Sesli Çevirici ve Ev düğmeleri araç kullanırken müdahalede büyük kolaylık sağlıyor. Örneğin Bluetooth kulaklığınızı kulağınıza takıp, yola devam ederken, aklınıza ofisi aramak geldiğinde vereceğiniz sesli komutlarla arama gerçekleştirebilir, isme e-posta gönderebilir, video gönderebilir ya da kısa mesaj çekebilirsiniz; veya gideceğiniz rotayı Google Maps ya da Motonav üzerinden çizebilirsiniz. Milestone ile birlikte gelen bir başka şık platform da ‘Motorola Telefon Net kapısı’ uygulaması ile oluşturulmuş. USB kablo ya da Wi-Fi üzerinden bilgisayarlara bağlanabilir, akla gelebilecek her türlü dosya paylaşımını ve uyumlaştırma işlemini gerçekleştirebilirsiniz. Google Mail, Search ve Talk uygulamalarının bir arada sunulması büyük rahatlık sağlıyor.
Motorola Milestone’u kullanacaksanız, kesinlikle yüksek kapasiteli bir microSD kart edinmeniz gerekiyor. 32 GB’ye kadar destek veren cihazın telefon hafızası neredeyse yok denecek kadar az. Milestone 1400 mAh Li Ion pil ile satışa sunuluyor. Bu batarya ile pil performansı olarak iPhone’dan tam 2 kata kadar daha fazla kullanım ömrüne sahipsiniz. 2N’de 7 saate varan konuşma süresi sağlayan telefonda, 3N şebeke kullanımı ile 6 saate kadar konuşabiliyorsunuz. Bekleme süresi ise neredeyse 15 günün üzerinde.
Sonuç olarak; Motorola’nın mühendislik prototipini bu ay konuk ettik ve son kullanıcı sürümünün eksiklerin giderilmiş olarak tüketiciye sunulacağını düşünüyorum. Bu haliyle bile bugüne kadar üretilmiş en iyi Android telefon olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. iPhone’un Android’li ilk ciddi rakibi Milestone, doğru pazarlama stratejileriyle tüketiciye sunulduğunda iyi bir pazar payı elde edecektir. Donanım ve yazılım yönüyle oldukça güçlü olarak görünen Milestone’u GSM mağazalarında gördüğünüzde mutlaka kurcalamanızı öneririm.

Onunla her şey mümkün

Türkiye’de geniş bant İnternet erişimi henüz 10 yaşını doldurmadı. 2005 yılından itibaren düşüş eğilimine giren fiyatlar, artan indirme ve yükleme hızları ile kullanıcıların talepleri her geçen gün çığ gibi büyüdü. Türk Telekom’un özelleşmesi ve bir İnternet Servis Sağlayıcı olarak kurulan TTNET, Türkiye’nin İnternet’te olmayan yerini bir anda üst sıralara taşımasına yarayan bir platform haline geldi. 3-4 yıl öncesine kadar ülkemizdeki aboneler yakınıyorlardı; ‘İnternet yavaş’, ‘en pahalı İnternet’i biz kullanıyoruz’, ‘servis kötü’ vs. Şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki; Türkiye’deki İnternet altyapısı, özellikle TTNET’in kurduğu müthiş Wi-Fi ağı Avrupa’nın önde gelen ülkelerinin bir hayli önünde. Geçtiğimiz ay Barselona ve Berlin’de bulundum.
İnanır mısınız? Bu şehirlerde bir kablosuz İnternet bulabilmek orada yaşayan insanlar ve özellikle gençler için büyük bir mutluluk. Bağlantı noktası sayısı bir hayli düşük. Abonelik ücretleri bir öğrenci için hem Almanya’da hem de İspanya’da oldukça pahalı ülkemize oranla. Servis kaliteleri ve bağlantı hızları da bilindiği gibi başarılı değil. 3.Nesil bağlantı fiyatları yerel olarak da ülkemizden daha pahalı fiyatlara sunuluyor. Hava alanlarında İnternet’e bağlanmak el yakıyor. 15 dakikalık Wi-Fi bağlantı için 15 avrodan başlayan fiyatlar sunuyorlar. Ülkemizde büyük şehirlerde hangi alışveriş merkezine, hangi restorana ya da kafeye giderseniz gidin, kablosuz bağlantılarda mutlaka bir TTNET yazısı görebiliyorsunuz. İşte bu özverinin, çabanın ve Türk halkına güvenin göstergesidir, TTNET’in başarısıdır. Bilişim ve Haberleşme Teknolojileri üzerine onlarca konferans ve seminere katılıyorum yıllardır; hepsinin ana fikri ortak bir paydada birleşiyor. Bunun adı 3’lü oyun veya diğer bir deyişle yakınsama.
Türkiye’de artık yakınsamayı başarıyla uygulamaya başlayan bir kurum var. TTNET artık sadece bir İnternet Servis Sağlayıcı olmaktan çıktı ve başlı başlına bir ‘Haberleşme Sağlayıcısı’ haline geldi. Ekim ayı, servis ve teknoloji duyurusu için oldukça bereketli geçti onların adına. İstanbul’da düzenlenen IPTV Forum’da başarılı ve özverili Genel Müdür Tahsin Yılmaz katılımcılara TTNET’in İnternet televizyonu IPTivibu’yu tanıttı ve Türkiye’nin ilk İnternet tabanlı yayın platformu hayata geçmiş oldu. Artık TTNET aboneleri, çanakla, antenle, kabloyla uğraşmadan evlerindeki ADSL ya da fiber altyapıları üzerinden yüksek çözünürlüklü televizyon yayınlarını almaya başlayacaklar. Artık hem ADSL hem de IPTV faturası tek kalemde birleşti ve 2’li oyun da gerçekleşti. Daha bu duyurunun üzerinden 3 hafta geçmemişti ki, TTNET 3’lü oyunun son elemanı olan mobil telefon haberleşmesini de duyurdu ve ‘Voltran’ı oluşturdu. Adını da, TTNET Mobil koydu. Bunu daha önce yapmak aslında TTNET için zor değildi. Çünkü, tüm haberleşme zaten kardeş şirket Avea tarafından sağlanacaktı. Faturalandırma, doğru zaman ve sunulacak tarife önemliydi. Onu da hallettiler ve artık TTNET aboneleri, dilerlerse kullandıkları mobil şebekeyi TTNET Mobil’e taşıyabilecekler ve çok uygun fiyatlarla görüşebilecekler. Bu uygun imkânlardan tabi sadece TTNET kullanıcıları faydalanabilecek.
TTNET bu uygulama ile hem kullanıcılarının memnuniyetini artırmış, hem de rekabete açılan ADSL Servis Sağlayıcılığı pazarında çok fazla abone kaybetme riskinin önüne set çekmiş oldu. Pazarı her zaman hâkim operatör yönlendirir; ancak hakim operatör sadece servis sağlamaya devam eder, katma değer yaratmaz, abonelerini memnun etmezse ne hakimiyeti kalır, ne de saygınlığı.
Abone sayısı bakımından Türkiye MSN’de dünya ikincisi, Facebook’ta dünya dördüncüsü olduysa, İnternet’e ve İnternet’te yaptıklarımızla tüm kamuoyunun dikkatlerini üzerimize çekebiliyorsak, bu TTNET’in başarısıdır. Şu an Türkiye’de İnternet özgürlüğünden bahsediliyorsa, yasaklara karşı göğüs germek için dernek ve mekanizmalar kuruluyorsa bu da TTNET’in başarısıdır. Türkiye’nin dört bir yanındaki okullarda bilgisayar ve İnternet varsa, öğrenciler derslerini severek dinliyor ve anlayarak çalışıyorlarsa bunların hepsi TTNET’in başarısıdır.
Haberleşmede aboneye değer yaratan servisler sunan, her gün farklı yenilikler için çabalayan, gelişime açık ve Cumhuriyetimizin 87.yılında sadece Türkiye ve Türk insanının yaşam kalitesini artırmak için çabalayan TTNET’e teşekkürler.

Telepati Dergisi Kasım Sayısı'ndan...

1995 – 2010 - ?

2010’un en iyi teknoloji dergisi Telepati, 16.yaşına basıyor bu ay. 16. yaşını da, yine siz değerli okuyucuları ve takip edenleri ile muhteşem bir sayıyla kutluyor. Her ay kapınıza geldiğinizde çoğu zaman kapağına bir göz atıp, daha sonra bakarım dediğiniz, unuttuğunuz, kimi zaman sadece resimlerine ve başlıklarına bakıp, kenara bıraktığınız, kimi zaman yalnız kaldığınız anlarda en ince ayrıntısına kadar okuduğunuz derginiz, 16.yılını kutluyor bu ay.
Telepati’nin doğduğu 1995 yılı dünyada İnternet yılı olmuştu, insanlar kitle halinde birbirlerine ilk e-postalarını göndermişler, ilk kez Web sayfalarında dolanmışlar büyük heyecanlar yaşamışlardı. Windows 95 ile gözlerimiz yuvalarından çıkmıştı. Türkiye’de GSM telefon kullanımı yüzer biner çoğalmaya devam ediyor, sadece zengin kesimin görüntü olmaktan ileri gidemiyordu hala. Telepati; o yıllar çıktığında piyasaya, aslında bir pazarında tohumlarını yavaş yavaş serpmeye ve üzerine tüm sektörü filizlendirmeye başlamıştı.
Daha ilk sayısında yakınsamaya ve HD TV’ye değinebilmek cüretinde bulunabilen kaç fütürist tanıyorsunuz? Telepati hep geleceği gördü, hep geleceği yazdı. Bilişim Teknolojileri ve Haberleşme Teknoloji’lerinin birleştiğini devletimiz resmi olarak henüz geçen yıl anlayabildi ama, kurumun da adını yanlış koydu. Olsun! Bu da bir çabadır sonuçta, alkışlamak lazım.
Mobil telefon teknolojilerinin artık herkesin hayatına gireceğini, bilgisayarla haberleşmenin kurulacak sosyal ağlarla yakınsanacağını ve haberleşmenin yer, zaman ve hareket bağımsız her an her yapılabileceğini 1995’te yazmaya başlamış bu dergi. 3.Nesil’i, daha bahsi bile geçmezken geniş bant İnternet’i, görüntülü mobil çağrıları 1995’te aktardı okuyucularına, sektöre bu dergi. Telepati, şu an pazarda lider ya da ikinci olan –ismini buradan paylaşamayacağım- birçok sistem ve servis sağlayıcıya, donanım pazarlayıcısına ilham olmuş, 5 kuruş danışmanlık ücreti almadan yardımcı olmuş ve pazar analizleri sunarak firmaların Türkiye ayaklarının kurulmalarını sağlamış.
1997 yılında, daha Hürriyetim.com.tr, MyNet ve birçok Türk İnternet haber sitesi yokken, gir yayına, hem de her satırıyla, herkese açık ve bedelsiz (telepati.com.tr). Bu da sektör için bir ilkti tabi ki. Çok yakında kendisine yakışır ara yüzü ve video tabanlı, etkileşimli Web sitesi yayında olacak.
Telepati’nin; hiç duyurusunu yapmadığımız halde sayısal, çevrilebilir sayfalı dergi sürümünü her ay 30 bin kullanıcı düzenli olarak okuyor (www.dijimecmua.com/telepati).
Eylül sayımız, yine Türkiye Cumhuriyeti devlet sınırları içinde başka bir dergide olmayan yoğunlukta ve değerde içerikle dopdolu. KOBİ’lere özel olarak hazırladığımız Donanım, Yazılım, Haberleşme, Güvenlik ve Finans dosyaları KOBİ’nin Bilişim ve Haberleşme Teknolojileri satın alma kılavuzu niteliğinde. Sanallaştırma ve Veri Merkezleri dosyamızda konunun erbapları ile birebir görüştük, yorumlarını aldık. Çağrı Merkezleri’nin önemine ve Bütünleşik Haberleşme Teknolojileri’nin gereksinimine değindik ayrıntılı şekilde. Geniş bandın 4.Nesli LTE için bugüne kadar yapılmamış en kapsamlı ve bilgilendirici dosyayı hazırladık. Araç takip sistemlerinin kurumlar ve KOBİ’ler için önemini de böylesine özel bir sayıda es geçmek olmazdı herhalde.
Bu ay sürekli takip edenler için bir de özürüm var: Dergimizin yoğundan öte içeriği Test Merkezi’ni almaya yetmediğinden, bu ay için ara vermiş olduk. Anlayışla karşılayacağınızı ümit ediyorum.
Biz ilk günden beri, ekip olarak teknik direktöründen, malzemecisine, masörüne ve taraftarına kadar sadece Türkiye ve Türkçe için tüm gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz, edeceğiz de…
İyi bayramlar, mutlu yarınlar…

Ağustos 2010

Türkiye’de mobil geniş bandın 1 yılı

24 Mart 2010 günü İstanbul’daki Uluslararası EurasiaCom Konferansı’nın kapanış oturumunda konuşmacıydım. Ülkemizdeki pazar dinamikleri, güncel rakamlar hakkında sorular soruyordu ve benden tatmin edici cevaplar alıyordu oturum başkanı. Türkiye’de 3.Nesil ile ilgili bir soruya verdiğim cevabın ardından belirttiğim kişisel öngörüm sonucu hem diğer konuşmacıların, hem oturum başkanın hem yerli yabancı dinleyenlerin gözlerini yerlerinden fal taşı gibi açılmasına, hatta alaycı bir tavır sergilemelerine neden olmuştu. Söylediğim cümle “Mart 2011’de Türkiye’de 20 milyon 3N abonesi olacak”tan ibaretti. Gerekçem ise; Türkiye’de İnternet’i seven, yeni teknolojilere oldukça hızlı ve olumlu cevap genç nüfusun oluşu ve her ne kadar aşırı bir rekabet olmasa da aboneleri kaybetmek istemeyen, her defasında türlü fırsatlar sunan ve altyapısı ülke çapında güçlü, 3 güzide GSM operatörünün olmasıydı.
Köşe yazımı yazdığım şu dakikalarda ülkemizde mobil geniş bant tam 1 yılını doldurmuş oluyor. “Bu bir yılda hayatımızda neler değişti?” gibi klişelere girmeden önce siz önce bir güncel rakamlara bakın derim. 35 milyonu aşkın abonesiyle pazar lideri olan Turkcell, birkaç gün önce 6 milyonuncu Turkcell 3.Nesil (3N) abone sayısına ulaştı. Hatta 6 milyonuncu aboneye bir adet iPhone armağan edildi (peki, 1-2-3-4-5 milyonuncu abonelerin hediyesi neydi?).
Vodafone ise, Turkcell’in neredeyse yarısı kadar aboneye sahip olmasına rağmen 5,6 milyon Vodafone 3N abone sayısına ulaştı. Bunda, canımız ciğerimiz Orhan Baba’nın etkisinin büyük olduğunu düşünmemek elde değil. Berhudar olan her 3 Vodafone’ludan biri, 3N servisleri ve hizmetleri alabilir konumda.
Abone sayısı bakımından daha arkalarda bulunan Avea’nın ise 11,5 milyon abonesinin yüzde 12’si yani neredeyse 1 milyon 250 bini 3N servislerinden faydalanabiliyor. Daha çok konuşma paketleriyle abonesinin dikkatini çeken Avea, yeni mobil İnternet ve Jet modemler ile sayıyı yükseltme peşinde.
Üç operatör de mobil İnternet, mobil geniş bant destekli terminal ve mobil modem kampanyaları ile birlikte veri trafiklerini artırmaya devem ediyorlar. Özellikle Turkcell ve Vodafone yaptıkları reklam kampanyaları ile, 3N’nin ADSL’in yerine geçmesi gereken bir teknoloji gibi işliyor kullanıcıların beyinlerine. Aslında biraz da hakları var gibi.
4 GB kotalı İnternet’i evde kullanmanın bedeli: ‘ev telefonu + ADSL hizmeti = 39 TL’ şeklinde. Oysa 3N ile de aynı fiyata geniş bant kullanılabiliyor, hem de mobil olarak. Türk Telekom’un Avea’sı ise, TTNET ile yürüttüğü başarılı mobil İnternet kavramını bir tamamlayıcı olarak görmesi ise artı bir değer teşkil ediyor kullanıcılar için.
Güncel rakamlar bize, ülke olarak 3N’ye ne kadar da başarılı bir giriş yaptığımız gösteriyor. Peki, 13 milyon 3.Nesil abonesinin kaçı operatörlerin sunduğu mobil İnternet paketlerini kullanıyor? Kaçı düzenli olarak mobil İnternet trafiğini kullanıyor? Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kurumu’nun resmi rakamları henüz milyon sınırını aşamadığımızı gösteriyor. İşte bu da işin bir başka tuhaf yani. Pek tabi aboneler kendilerine bir veri paketi almadan mobil İnternet paketi kullanmaları sonucu, faturalarında bol sıfırlar ya da bakiyelerinde tek ama kocaman bir ‘0’ görebiliyorlar. Bu durumda kazançlı görünen GSM operatörü gibi görünse de, uzun vadede kullanıcının hevesini kaçırabilecek bir unsur olarak da ortaya çıkabilir. Yıllardır üç operatörün de abonesiyim, ancak telefonlarıma kısa mesaj olarak gelen İnternet paketi kampanya bilgisinin sayısı toplamda bir elin parmaklarını geçmez. Operatörler eğer daha çok kazanmak istiyorlarsa ve geleceği yakalamak istiyorlarsa, mobil İnternet paketlerine kullanıcı memnuniyeti ve farkındalığı adına daha fazla eğilmeliler.
Vodafone -kim ne derse desin-, 3N’nin 1.yılında en başarılı kampanyayı yapan operatör oldu. 35 TL’lik konuşma paketi ve sınırsız İnternet paketinin üzerine, verilen 1 TL ile alınan 3N uyumlu dokunmatik ve sosyal ağların tamamına uygun telefon kampanyası hem memnuniyet hem de rekabet adına olumlu sonuçlar doğuracaktır.
Uzun lafın kısası, 1 yılda tam 13 milyon Türk mobil geniş bant İnternet’le tanıştı; ne işe yaradığını bilmese de telefonlarının kısa mesaj bölümünden ‘3G’ yazıp, türlü numaralara gönderdiler. Kimi birkaç kez görüntülü konuşmayı denedi, kimi arada bir telefonun at yarışı ya da İddaa sonuçlarına baktı. Bir daha da eline almadı iki üç MSN muhabbetinden sonra.
Amaç; mobil geniş bandı aboneye kullandırmaktır, aşılamaktır, alıştırmaktır, hayatının bir parçası haline getirtmektir. Facebook, Twitter, Foursquare, MySpace ve diğerlerine her an mobilden ulaşıp, her anını paylaşmaktır esas olan. Esas olan, ‘Berhudar Olmaktır’.
Kalın sağlıcakla…

TEMMUZ 2010

Tivibu işte!

Bu ay dergide sizler için daha önce bu kadar kapsamlısı yapılmamış bir mobil geniş bant ve İnternet dosyası hazırladık. Dosyada altyapı sağlayıcılardan operatörlere, uygulama geliştiricilere ve donanım üreticilerine kadar birçok önemli firma yetkileriyle konuştuk. Dosyamızda TTNET’e de yer verdik. Çünkü TTNET, gerçekleştirdiği başarılı yapılanma ile sabit geniş bant servis sağlayıcı kimliğinden farklı bir künyeye kavuştu. TTNET İnternet sloganının yerini ‘TV + Telefon + İnternet’ aldı. TTNET çok yakında uygulamaya koyacağı IPTV’den önce Web TV projesini ‘Tivibu’ ismiyle hayata geçirdi. 6,5 milyon TTNET abonesi, artık Türkiye’nin ve Dünya’nın önde gelen kanallarını sadece İnternet bağlantısı ile ekranlarından izleme olanağını yakaladılar. 51 yerli ve 23 yabancı olmak üzere toplam 74 TV kanalı ayda sadece 1 TL ödenerek izlenebiliyor. Tivibu sunduğu ‘Seç-İzle’ servisiyle istenilen an, sınırsız film keyfini de sunuyor. Vizyon filmlerine anında ulaşmak için ‘Kirala-İzle’ özelliği de sisteme eklenmiş. ‘Durdur-İzle’ ile de canlı yayını 15 dakika durdurma ve kaldığınız yerden devam etme kolaylığı sağlanmış. ‘Geri Al-İzle’ özelliği ile yayınları geri alma özelliği sisteme kazandırılmış. Tivibu her haliyle kullanıcıya katma değer yaratmış, birçok farklı özelliği ile yeryüzünde hizmet veren en iyi Web TV platformu haline gelmiş.
Dünya Kupası 2010’u tivibu’dan takip eden ciddi bir kullanıcı kitlesi vardı, ben de onlardan biriydim. Ofiste çalışırken göz ucuyla da olsa maçları haricen bir donanım olmadan takip etmek keyifli ve heyecan vericiydi.
TTNET’i kullanıcıları ve kamuoyu ne kadar eleştirirse eleştirsin, -kimse kusura bakmasın-firmanın hakkını vermek lazım. ARGE ve inovasyona ciddi yatırım yapıyorlar. Müşteri memnuniyeti için her türlü servis ve hizmeti veriyorlar; bu yüzden tebrikler ve teşekkürler yakında mobil operatörlüğe ve IPTV hizmetine başlayacak TTNET’e.

iPhone 4.0 öne geçti
Apple kullanıcı beklentilerini ve deneyimlerini her yıl daha da üst seviyeye çıkarıyor. iPhone 4 piyasa çıktı. Çıktığı ilk haftada 2 milyon adet cihaz kullanıcılarla buluştu. 7’den 70’e kullanıcı memnuniyeti oluşturan donanım ve yazılımı bir araya getiren Apple’ın sırrı; kolay, işlevsel ve zevkli kullanım kuşkusuz. iPhone platformunun bir önemli tarafı da eski nesil iPhone kullanıcılarının da yazılım güncelleme desteği alması. Her bir yeni iPhone yeni bir işletim sistemi demek. Bu yeni işletim sisteminde iPhone 3GS kullanıcılarının ruhu bir hayli okşanmış oldu. Artık AppStore’dan indirilen uygulamaların simgelerini sayfa sayfa kaydetmeye, aralarında kaybolmaya gerek kalmadı. İlgili uygulama ve programları tek ve düzenli klasörler içinde barındırma olanağı sağlandı. Artık facebook uygulamasında arkadaşlarınızın eklediği videolar ek bir araca gerek kalmadan izlenebilir hale geldi. Mesaj yazarken, Twitter’a girebilir, oradan oynadığınız ve yarıda bıraktığınız oyununuza geri dönebilirsiniz, çünkü çoklu görev özelliği cihaza müthiş bir işlevsellik kattı. Fotoğraf çekerken yakınlaştırma ve video çekerken odaklama gibi başarılı özellikler de eklendi.
Kısacası iPhone gerek yeni işletim sistemi, yeni nesil uygulamaları, gerekse yepyeni modeli ile Google Android’e, Microsoft’a, Sybian’a, BlackBerry’e birer gol daha atmış oldu. Yine kasa kazandı. Kasa demişken; ülkemizde 1500 dolarlık fiyat etiketinden 1 kuruş aşağı çıkmayacak iPhone 4’ün sadece 188 dolara malolduğunu ve bu 188 doların içindeki en pahalı parçanın ise (960 x 630) piksel büyüklüğündeki 28,50 dolarlık ekranı olduğunu biliyor muydunuz?

Haziran 2010